TİP Genel Başkanı Erkan Baş’tan ‘değişmek şart’ videosu

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, sosyal medya hesabından yayınladığı bir video ile yurttaşlara “değişmek şart” mesajı verdi. Baş, videoda “Bu riya düzenini, bu sahteciliği, bu ikiyüzlülüğü değiştireceğiz, çünkü biliyoruz ki bizim hak ettiğimiz güzel ve aydınlık ülkeye kavuşmak için orasını burasını düzeltmek yetmez. Bize baştan sona bir değişim şart” ifadelerini kullandı.

TİP Genel Başkanı Erkan Baş, kişisel sosyal medya hesabından yayınladığı bir video ile yurttaşlara seslendi.

‘YENİDEN BİR MASKELİ BALO BAŞLAYACAK, BENİM ÇAĞRIM BU MASKELİ BALOYA SON VERMEK’

Erkan Baş, “Hani şair demişti ya, ‘Buraya, bir inanç bir inat koydum. Tut ki unuttun, tekrar bak, o inat neyse, sen osun’. İşte biz oyuz” notuyla paylaştığı videoda şunları kaydetti:

“Sevgili dostlarım, biraz konuşalım. Türkiye bir kez daha seçim dönemine giriyor. Bir kez daha iktidarından muhalefetine, uzmanından yorumcusuna kadar büyük bir kalabalık durmadan konuşacak. Sanayide, mecliste, televizyonda, sokakta, meydanda hep onlar konuşacak. İnanmadıkları değerler adına yeminler edecekler, savunmadıkları davalardan söz edecekler, sırf oy alabilmek için herkesin bildiği yalanları söyleyecekler, suçlarını pişkince inkâr edip tutmayacakları yeni sözler verecekler.

Yeniden bir maskeli balo başlayacak ve hep onlar konuşacak. Benim çağrım bu maskeli baloya artık bir son vermek. Onların oyuncu, bizlerin ise seyirci sayıldığı bu pişkin ve şişkin siyaset anlayışına sırt çevirmek. Sahneye bizzat çıkmak, kendi adımızla, kendi gücümüzle, kendi hayallerimizle sahneye çıkmak ve siyaseti halk olarak kendi ellerimize almak. Çünkü ülkemizin geleceği siyaseti kendilerine meslek etmiş profesyonellere, parti binalarına gömülmüş bürokratlara, haklarımızı ‘Al gülüm ver gülüm’ diye masaya süren teknokratlara teslim edilemeyecek kadar değerli.

‘14 MAYIS’TAN SONRA İKTİDARA DA MUHALEFETE DE ÖFKELENDİK’

Siyaset birilerinin bizim hayatımız ve geleceğimiz hakkında kararlar alması değil, kendi kararlarımızı ve taleplerimizi kendi irademizle hayata geçirmek olmalı. Siyaset parası olanın, yakını olanın, torpili olanın değil, bu ülkenin üreten, yaratan, paylaşan ve büyüten insanlarının yapması gereken bir faaliyet olmalı. Siyaset, yüzlerine maske takmadan insan içine çıkamayanların değil, bizlerin, yani halkın, ülkenin huzuru ve mutluluğu dışında hiçbir menfaati olmayanların, hiçbir şey kalmasa bile haysiyetine sahip çıkanların konuşacağı bir iş olmalı.

Dostlarım, herkesin bildiği, hissettiğini inkâr etmeye, birbirimizden saklamaya gerek yok. 14 Mayıs seçimlerinde büyük umutlarımız vardı. Çok çalışıp, çok istemiştik kazanmayı. Olmadı. Üzüldük, kırıldık, yorulduk. İktidarın şımarıklığına ve küstahlığına da muhalefetin beceriksizliğine ve kibrine de öfkelendik. Gücendik, küstük, sustuk. Kimimiz ‘Bu ülke değişmez’ dedi, kimimiz ‘Bu muhalefet beceremez’ dedi, kimimiz yüzünü yurt dışına çevirdi, kimimiz kendi kabuğuna çekildi. Ama biliyoruz ki bunlar hayal kırıklığıyla, kırgınlıkla söylenmiş sözlerdi. Ülkemiz için, kendi emeğimiz ve çocuklarımızın geleceği için, el sürdürmediğimiz haysiyetimiz için hala buradayız.

‘İNADINA KONUŞACAĞIZ, İNADIMIZLA KONUŞACAĞIZ’

Burada olacağız ve konuşacağız. İktidarın suçlarını da konuşacağız, muhalefetin suç ortaklığını da. Ülkemizin en temel sorunlarının nedenlerini de konuşacağız, bu sorunları nasıl çözeceğimizi de konuşacağız. Ve her şeyden önemlisi birbirimizle konuşacağız. Yan yana gelecek, seslerimize kulak verecek, birbirimizi dinleyeceğiz. Konuşacağız ve birbirimizi anlayacak, birbirimizi iyi edeceğiz. Çabalamaktan sızlayan dizlerimize ve incinmiş hayallerimize, yeni bir nefesle güç verip ayağa kalkmak için konuşacağız.

Hani şair demişti ya, ‘Buraya, bir inanç bir inat koydum. Tut ki unuttun, tekrar bak, o inat neyse, sen osun’. İşte biz oyuz! İnadına konuşacağız, inadımızla konuşacağız. Konuştukça inanacağız ve artık sadece ve sadece kendi konuştuklarımıza inanacağız. Birlikte konuşacağız, konuştukça sesimizi duyuracağız, kendi ülkemizi ve geleceğimizi kendi ellerimize alacağız. Uzun bir yolculukta yan yana oturmuş gibi, sessiz bir gecede mutfak masasında çay içermiş gibi, kaç zamandır görüşememiş dostlar gibi konuşacağız. Korkmadan, yılmadan, tükenmeden, pes etmeden, vazgeçmeden, boş vermeden, konuşacağız ve kazanacağız.

‘BU RİYA DÜZENİNİ, BU SAHTECİLİĞİ, BU İKİYÜZLÜLÜĞÜ DEĞİŞTİRECEĞİZ’

Dostlarım, önümüzde kuru gürültüyle geçecek bir ay var. Artık dinlemekten usandığımız vaatlerle, her birinin foyası çıkmış yalanlarla, insanın içini bulandıran çirkinlikteki sataşmalarla geçecek bir ay. Biz buna mahkûm değiliz, olmamalıyız. Biz bu maskeli balonun seyircisi değiliz, olmamalıyız. Ve emin olun ki bunu değiştireceğiz. Bu riya düzenini, bu sahteciliği, bu ikiyüzlülüğü değiştireceğiz. Çünkü biliyoruz ki bizim hak ettiğimiz güzel ve aydınlık ülkeye kavuşmak için orasını burasını düzeltmek yetmez. Bize baştan sona bir değişim şart. Tepeden tırnağa değişmek şart. İktidardan muhalefete, yerel yönetimlerden eğitime, sağlıktan ulaşıma, A’dan Z’ye değişmek şart.

‘SOLA BİÇİLEN KILIFI YIRTACAĞIZ, SOLA REVA GÖRÜLEN KİMSESİZLİĞİ YIKACAĞIZ’

Biz bu değişime sadece talip değiliz. Bu değişime kendimizden başlıyoruz. Yıllarca sonun uzak tutulduğu mahallelere gireceğiz. Solu etkisizleştirmek ve düzen partilerinin eklentisi haline getirmek için sıralanan yalan yanlış bahaneleri elimizin tersiyle iteceğiz. Dayanışacağız ama kendimizi de taşıdığımız değişim iradesini de asla silikleştirmeyeceğiz. Bu yoksullar, emekçiler, işçiler solcuları dinlemez diyerek solcuları halkla korkutanlara, bu solcular, sosyalistler halkın dertlerini bilmez, anlamaz diyerek de halkı solcularla korkutanlara kulak asmayacağız. Sola biçilen kılıfı yırtacağız. Sola reva görülen kimsesizliği yıkacağız. Solun önüne atılan kırıntılarla yetinmeyecek ve emekçi halkımızın milyonlarıyla kucaklaşacağız.

Bütün bunları yapabilmek için değişmek, hem de baştan sona değişmek şart. Biz de değişeceğiz, değişiyoruz. Önümüze dikilen bariyerleri yıkıyoruz. Karşımıza çıkarılan engelleri deviriyoruz. Kulağımıza fısıldanan korkuları umursamıyoruz. Çünkü inanıyoruz. Değişim başladığında hiçbir güç onu durduramayacak. Biliyoruz. Tepeden tırnağa değişmek şart.”